-
1 uzak düşmek
быть вдалеке́ от кого-чего -
2 uzak
далёкий да́льний удалённый* * *1. озвонч. -ğı1) далёкий, да́льний; отделённыйuzak bir şehir — далёкий го́род
uzak gelecek — далёкое бу́дущее
uzak yer — отдалённое ме́сто
2) разг. маловероя́тный, сомни́тельныйuzak bir olasılık — маловероя́тная возмо́жность
3) далёкий, име́ющий ма́ло о́бщего (с кем-чем-л.)2. озвонч. -ğıo böyle işlerden uzaktır — он далёк от таки́х дел
далёкое ме́сто, дальfazla uzağa gitme — далеко́ не уходи́
3. озвонч. -ğıorası uzaktır, yayan gidilmez — э́то далеко́, пешко́м не дойдёшь
далеко́uzak dur — стой пода́льше
orası uzak mı? — э́то далеко́?
kendini ondan uzak tut — держи́сь от него́ пода́льше
••- uzak düşmek
- uzaklara gitmek
- uzağı görmek -
3 uzak
(-ğı)1.1) прям., перен. далёкий, да́льний, отдалённыйuzak akraba — да́льний ро́дственник
uzak bir şehir — далёкий го́род
2) маловероя́тный; сомни́тельныйuzak bir ihtimal — маловероя́тная возмо́жность
uzak görmek — счита́ть маловероя́тным (сомни́тельным)
3) далёкий, чу́ждый, име́ющий ма́ло о́бщего (с кем-чем-л.), непохо́жий, отли́чный (от кого-чего)2.далеко́birbirinden uzak düşmek — быть далеко́ друг от дру́га
3.даль, далёкое ме́сто, далёкие края́uzaka gitmek — а) уе́хать (уйти́) далеко́; б) перен. заходи́ть далеко́
uzakı görmek — прям., перен. ви́деть далеко́ вперёд
uzaka sürmek — удаля́ть, отдаля́ть
См. также в других словарях:
uzak düşmek — uzak olmak, uzak bulunmak Ben uzak düşmemeye çalışır, karşılarında bir yere ilişirdim. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
uzak — sf., ğı 1) Gidilmesi çok süren, çok ötelerde bulunan, ırak, yakın karşıtı Mualla, uzaklardan bir ses duyar gibi oldu. P. Safa 2) Arada çok zaman bulunan Uzak bir gelecekte neler olacağı bilinmez. 3) Eli, gücü veya hükmü yetişmez O böyle işlerden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gurbete (veya gurbet ellere) düşmek — aile ocağından uzak bir yere gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
devre dışı kalmak — konudan uzak düşmek, konuyla ilgilenememek … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yol — is. 1) Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik 2) Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer Bahçeleri bahçelere toprak yollar bağlardı. Ç. Altan 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Liste Swadesh Du Turc — Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie … Wikipédia en Français
Liste Swadesh du turc — Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie … Wikipédia en Français
Liste swadesh du turc — Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie … Wikipédia en Français
Turc (liste Swadesh) — Liste Swadesh du turc Liste Swadesh de 207 mots en français et en turc. Sommaire 1 Présentation 2 Liste 3 Voir aussi 3.1 Bibliographie … Wikipédia en Français
gurbet — is., Ar. ġurbet Doğup yaşanılmış olan yerden uzak yer, gurbetlik Ben gurbette değilim / Gurbet benim içimde. K. Kamu Birleşik Sözler gurbet eli diyarıgurbet Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller gurbet acısı gurbet çekmek gurbete çıkmak … Çağatay Osmanlı Sözlük